Sarlat Gezisi

Ortaçağ kentlerinin büyülü kollarına kendinizi bırakmaya hazır mısınız?

Halk arasında Sarlat (Sarla) olarak söylenen ama asıl adı “Sarlat-la-Canéda” olan bu göz alıcı doğa harikası ve tarih dolu şehir siz Paris Gezgini takipçilerinin keşfini bekliyor!

Kıvrımlı küçük yolların, tarihle iç içe yaşayan evleri birbirlerinden ayırdığı, taşın sanki dekoratif bir malzeme olarak kullanıldığı bu şehrin sokaklarınad dolaşmak size huzur verecek…

Zamanın ötesinde kalmış bu şehir için en azından bir gününüzü ayırmanız hem gezinizin verimli geçmesi açısından hem de Sarlat’nın güzelliğine ve tarihine haksızlık etmemeniz için uygun olacaktır. Turistik amaçlı bölgeye gerçekleştirilen ziyaretlerin dışında Sarlat, sinema dünyasını da ağırlamaya oldukça alışıktır öyle ki “Les visiteurs, Jeanne d’Arc, Jacquou le Croquant” gibi filmlerin çekimleri bu şehirde gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca Sarlat’ı ziyaret edenlerin burayı tercih etmelerinde çok önemli bir başka sebep vardır ki o da “Padirac Oyuğu/Deliği, Amadouvier ya da Lacave Mağaraları” gibi doğanın gizemli yanlarına insanın duyduğu meraktır.

Ayrıca akşamları dolaşmak için de uygun olan Sarlat, bunun dışında, Özgürlük Meydanı terasları üzerinden manzarayı seyrederek bir şeyler içmenize de olanak sağlıyor.

“La traverse” olarak adlandırılan yol, şehrin yaya harici kullanılan tek yoludur ve aynı zamanda bu ortaçağ şehrini ikiye ayıran yol olarak da zihninizde yer edecektir. Bu yolun iki yanında göreceğiniz kireç taşından yapılmış olan evler, ortaçağ mimarisinin tipik bir özelliği olan yüksek girişleri ve Rönesans döneminde eklenmiş katlar ile oldukça heybetli görünmektedirler.

Buraya kadar gelmişken, birkaç hediyelik eşya almadan dönmem diyorsanız, pek çok hediyelik eşya dükkânı sizleri bekliyor ki bunların bazıları hediyelik eşya olarak buraya has yiyecekler de satıyor.

Biraz da Tarih

9. yüzyılda bir manastırın etrafına inşa edilmeye başlanan kent, Papanın otoritesi altında oldukça hızlı bir şekilde gelişmiş ve zenginleşmiştir. 100 yıl savaşları diye anılan savaşın ve maruz kaldığı veba salgının yol açtığı ağır ekonomik sonuçlar şehrin düzlüğe tekrar çıkmasını zorlaştırmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda büyük çaplı bir restorasyon çalışmasından geçen şehir, bugünkü görünümünü o zaman almıştır diyebiliriz. Yine bu yüzyıllarda şehrin ticari ve sanatsal faaliyetleri artmış ve burada doğup büyüyen yazar ve şair Etienne de La Boëtie ile de yeni fikirler ortaya çıkmıştır.

1962 yılında, Andre Malraux’nun çıkardığı yasa ile Sarlat, 25 yıl boyunca restorasyon çalışmalarına sahne olmuş ve adeta burada ortaçağı baştan yaratmışlardır. Bugün, m2’ye düşen tarihi bina bakımından Avrupa’da birinci sırada yer alan Sarlat’da; 11 hektar alanda 253 bina bulunmakta ve bunların 18 tanesi sınıflandırılmış, 59 tanesi de tescillenmiştir.

Ortaçağ ve Rönesans’ı bir arada görmek, yaşamak ve hissetmek isteyenler için Sarlat mükemmel bir gezi noktası olacaktır.